Sonunda beklenen gün geldi çattı.İçimdeki heyecan tam anlamıyla doruğa ulaşmıştı.Ufaktan da olsa daha önce hiç gitmediğim,dilini konuşamadığım,tamamen farklı kültürden insanların yaşadığı bir yere gidecek olmak ürkütüyordu beni.Ve tabii ardımda bırakacağım insanların özlemini çekecek olmak,günlük alışkanlıklarımın uzağında kalacak olmak üzmüyor da değildi hani beni.Fakat herkesin elde edemeyeceği bir fırsata sahiptim ve bunu en iyi şekilde değerlendirmeliydim.
Yaptığımız plana göre yolculuğum 4 bölümden oluştu :
21 Eylül Zonguldak - İstanbul Seyahati
Normalde uçak biletini 23 Eylül gününe almıştık.Fakat ben 2 gün öncesinden İstanbul'a gitmeyi tercih ettim.Valizimi tıka basa doldurdum.Ulan şimdi bakıyorum da ne kadar çok gereksiz şey almışım.E tabii yusuf atıyorum ilk zamanlar bişeylere ihtiyacım olur,anlatamam derdimi sap gibi kalırım ortada diye.Hazırlıklar bitti,ev ahalisinde buruk bir sevinç...
Hadi bakalım yolcu yolunda gerek diyerek 21 Eylül sabahı yola koyuldum arkamdan el sallayan annemi,babamı,kardeşimi,akrabalarımı ve arkadaşlarımı geride bırakarak.Fena oldum lan!Otobüs seyir halindeyken etrafa bakınıyorum.Her zaman gördüğüm,her metrekaresini ezbere bildiğim bu şehir,ilk defa bambaşka görünüyordu gözüme.Tam da o sırada Kazım Koyuncu'nun Ayrılık Şarkısı çalmaya başlamasın mı otobüste?Ciddi kanıma dokundu valla!Sözleri de cuk diye oturdu içinde bulunduğum duruma.Peki ağladım mı?Tabii ki hayır."Ne ağlayacam lan 3 gün içinde İtalya'da olucam.Boru mu?" diyerekten avuttum kendimi.
6 saat süren iğrenç ötesi bir yolculuğun ardından İstanbul'a vardım.Teyzemin evine gittim,zıbardım yattım anasını satayım."Leşim çıktı be buradan İtalya'ya nasıl gidecem ben?" demeye bile başladım.Geriye mi dönseydim ne? "Hadi lan ordan!" diye söylendim kendi kendime.Dönüşü yok artık...
23 Eylül İstanbul - Atina Seyahati
İstanbul'da kaldığım süre boyunca bi halt yemedim sayın okuyucu.Tabii sen önceden geldiğimi görünce değişik hayallere kapıldın ama yanıldın.Hee,son kez bi İstiklal gezintisi de yapmadım mı? Yaptım elbet.Tek başıma,sindire sindire gezdim.Bir cafeye oturup bir bira yudumladım.Sonrasında dönüp birkaç eksik belgeyi tamamladım hepsi bu kadar.Eve döndüğümde çoktan akşam olmuştu.Yarın yolculuk vardı.Uyumalıydım ama ne mümkün!Rahat bi 5 saat kıvrandım yatakta sanırım.Sonrasında nasıl olduysa uyuyakalmışım işte.
Ve işte o beklenen an...Sabah 9'da kalktım.Fakat nasıl bir halse o,ne iştah var bünyede ne de derman!Sıkıntılıydım.Heyecandan öldüm ölücem.Zar zor teyzemin yaptığı mercimek çorbasından içtim.Zar zor derken kötü olduğundan değil,heyecanın getirdiği iştahsızlıktan.Şu sıralar ciddi şekilde aramaktayım orası ayrı.Neyse yemeği bitirir bitirmez taksiye atladığım gibi doğru havalimanına...
Saat 11 gibi havalimanındaydım.Diğer arkadaşları beklemeye başladım.Nihayetinde onlar da havalimanına vardılar ve beraber saat 2'deki check-in işlemlerini beklemeye başladık.Saat 2'de check-in işlemlerini hallettik.Sağolsunlar valizimin 5 kilo fazlası olmasına rağmen ekstra bir para talebiyle karşılaşmadım.Ya da unuttular sanırım.Aynı şekilde yanımıza aldığımız çantalarda da bir sorun yaşamadıkve kalkış saatini beklemeye başladık.O anda bir telefon...Ahan da babam!
-Alo.Nerdesin oğlum?
-Havaalanındayız diğer arkadaşlarla beraber.Kalkış saatini bekliyoruz.
-Tamam da hangi giriştesin?
-Ne yapacan baba girişi çıkışı şimdi !?
-Ben de havaalanındayım da...
-!?!
-Alo?
-Hadi canım kafa mı yapıyosun ?!
-Yok ya nerdesin sen tam olarak?
-Nasıl yani ?!...
-Söylesene oğlum?!
-....
-Alooooo!!!
-He baba burdayım 3. girişe gel.
Ve sonrasında bizim peder yanımızda.Harbi orijinal adam he!Sen üşenme kalk gel kaç saatlik yoldan sırf beni uğurlamak için.Süper de oldu hani bi ara kendimi öksüz hissetmiştim.Hem de son kozlarımı oynayıp biraz daha para aldım kendisinden ayıptır söylemesi.İlaç gibi geldi diyebilirim.
Neyse sonrasında gümrükten geçişimizi de yaptıktan sonra free shop alemlerine akmaya karar verdik.Manzara fena halde iç açıcıydı.İçkiler,sigaralar,süper fiyatlar...Dingilliğimden olsa gerek eli boş çıktım o güzellikten.Ulan bilsem bikaç karton sigara alırdım ya neyse!Diğer arkadaşlar alışveriş yaptıktan sonra uçağın kalkacağı perona doğru yola koyulduk.
Saat 16.00.Kalkış vakti geldi sonunda.Uçağa bindiğimizde bende bi ürperti!Daha yeni aklım başıma geldi."Ben ilk defa biniyorum lan uçağa!Nasıl bir histir bu acaba?" dememe kalmadan uçak hareket etmeye başladı.Hafiften 3.5 atmama rağmen hemen sonrasında bu duygu yerini tatlı bir heyecana bıraktı.Uçağın yükselmesi ile beraber aşağıda gördüğüm manzaranın güzelliği aklımı başımdan aldı desem yeridir.Ne bir korku,ne bir hüzün,ne de bir tereddüt kaldı içimde.Kesinlikle tarifsiz bir duyguydu bu!Yaklaşık 1 saat süren yolculuk boyunca bu güzel İstanbul ve sonrasında Ege manzarasının canlı tanıkları olduk.Bütün bir yolculuk boyunca bu manzarayı izledik.Ve tabi uçuş boyunca hizmetimizde bulunan,her türlü fedakarlığı yapan hostes ablaları da...
Uçak Atina'ya varmıştı.Denizin görüntüsü gerçekten muhteşemdi.Tertemiz bir denize sahip Atina.Görünce imrendim gerçekten.Ve uçağımız inceden inişe geçmeye başladı ama o da nesi! Lan kalkarken iyidi de bu uçak iniş ne berbatmış arkadaşım!?Üstüne bi de koduğumun pilotu birkaç kez hava boşluğuna girmesin mi?Ya zaten inişe geçmiş olmak bile adama korku verirken bi de üstüne bu tuzu biberi oldu yani!Ömrümden ömür gitti desem yalan söylemiş olmam.İniş boyunca sımsıkı kapalı olan gözlerimi pilot kabinindeki hostes ablaların alkışlarını duyunca açmaya karar verdim.Evet,nihayetinde sağ salim yere ayak basmıştık,rahatlamıştım ama bu durum pilot abimize ana bacı düz gittiğim gerçeğini değiştirmeyecekti tabi o anda...
23 Eylül Atina - Roma Seyahati
İlk şoku atlattıktan sonra uçaktan indik.Havaalanı girişinde Roma uçağı için aktarmalı biletlerimizi görevliden teslim aldık.İçeriye girip saat 18.25'te kalkacak olan uçağımızı beklemeye başladık.Ama uçağımızın rötar yaptığını öğrendik.Sanırım bu nedenle ekstradan bir yarım saat daha beklemek zorunda kaldık.
Zaman geldiğinde uçağa binmek üzere hareket ettik.Kontrol noktasına geldiğimizde kıl mı kıl görevliler bizleri beklemekteydiler.İstanbul'dan geçerken bir sorun teşkil etmeyen parfümümü iç etti şerefsizler!Neymiş?100 ml'den fazlası yasakmış.Ya arkadaşım ben zaten bunun yarısını kullanmışım neyin derdindesin sen hala?Neyin lafını yapıyosun?Neyse ben bir parfümle durumu ucuz kurtarırken,Nazmi arkadaşım özel aldığı setinden oluyordu ne yazık ki...
Moralimizi bozmamaya çalıştık ve uçağa bindik.19.10'da uçak hareket etti.Bu sefer bir panik havası yoktu bende ama feci bir baş ağrısı vardı bu sefer de.Hemen hemen bütün bir yolculuk boyunca uyudum.Uçağımız Bari semalarında seyrederken uyandım.Yaklaşık 20 dakika sonra Roma'da olacaktık.Akşam karanlığında şehrin ışıklarından oluşan ayrı güzel bir manzara eşlik etti yolculuğumun bu son 20 dakikalık kısmına.Ve sonunda zafer! Ciao İtalia!!!
23 Eylül Roma - Napoli Seyahati
Havaalanına varmamız,bütün bavulları bulup oradan da Roma terminaline geçmemiz saat 10'u bulmuştu.Ciddi bir yorgunluk da baş ağrıma ortak olmuştu şimdi.Aynı zamanda havaalanı ve terminal arasındaki bilete verdiğimiz o 11 Euro!!!İtalya'ya varır varmaz yediğimiz ilk kazıktır kendileri.
Terminale vardığımızda Napoli'ye tren bileti arama telaşına düştük.Fakat son treni de kıl payı kaçırmıştık.Hepimiz yolculuğun getirdiği yorgunluk hissiyle fena halde stresliydik.Ufak tefek tartışmalar sonucunda korsan bir taksiciyle anlaşmaya vardık.4 kşi toplam 320 Euro ödeyerek adımızı Erasmus tarihine altın harflerle yazdırmış olduk kanımca.Mutluyduk,gururluyduk.O yorucu yolculuğun ardından yaklaşık 2 saatlik de Roma - Napoli arası bir taksi yolculuğu daha yapmış olduk.Şöför aslen Mısırlıydı.E hal böyle olunca az biraz Türk - İslam sentezinden oluşan bir muhabbet çevirdik signor Mustafa ile.Muhabbet esnasında 34 plakalı bir tır görmek az da olsa yorgun bünyelerimize neşe katmıştı.İlerleyen zamanlarda ufaktan bir uyku evresi geçirdik.
Para konusunda o kadar laf ettim ama hakkını da vermek lazım adamın.GPS sayesinde o karmakarışık Napoli sokaklarında eliyle koymuş gibi buldu bizim yurdu.Trenle gelmiş olsak kesin rezil olurduk.Hem de gece vakti.İlk izlenim biraz ürkütücüydü.Yurdun olduğu sokak kenar mahalleydi diyebilirim.Ayrıca şu ana kadar gördüğümüz Napoli,gözümüzde canlanan Avrupa hayaliyle uzaktan yakından uyuşmuyordu.Roma'dan Napoli'ye değil de Kasımpaşa ya da Karaköy'e gelmiş gibiydik.Ama yorgunluk ve de şaşkınlığın etkisiyle kimse çok fazla yorum yapamadı.Aklımızdaki tek şey yurda bir an önce yerleşmekti.
Napoli'ye vardığımızda saat çoktan 02.00 olmuştu.Bitkin bir halde yurda girdik ve seyahat macerasını noktalamış olduk.Gebermiştik lan resmen! Pestilimiz çıkmıştı! Odalara yerleşmeden önce öküz irisi güvenlik kişisiyle salonda oturup konuşmaya çalıştık ama ne fayda!Ulan zaten bildiğimiz italyancanın seviyesi belli,bi de sen üzerine Napolitanca konuşursan nasıl anlaşabiliriz ki be adamım,ha!? Tam bir sığır! Günün son sürprizi gibiydi.Çabalarımızın sonuç vermediğini görünce odalarımıza gittik.Ve günü noktaladık.Yatağa varır varmaz uyudum.Evet,uyudum valla...